Bu güne kadar yüzlerce kitap, yayın, makale veya literatürde yer alan ve kanımca hayatın her alanında uygulanabilirliği mümkün “COACHING” kavramını, bilinenlerin dışında, farklı bir bakış açısı ile daha sıcak, içten gelen bir anlayışla siz Değerli Dostlarla paylaşmaya çalıştım. Umarım bu yazıyı okuduğunuzda, sizlerde bir parça olsun farkındalık oluşturabilmiş ve okuduklarınız ışığında anlayış ve davranış değişikliği yapmanıza olumlu bir dokunuş yapabilmiş olurum. Karar sizin… Öncelikli olarak konuyu “Coach” etmeye çalışanlar ile “Coach edilmeye” çalışılanlar arasındaki “Karşılıklı Güven” duygusu eksikliğine bağlamanın, bu yazıyı okuyan kişilerin “Coach”’ luğa ve “Coaching” kavramına var olan ya da var olabilecek Negatif algılarını, Pozitif bir çizgiye taşımak adına, yararlı olacağına inanıyorum. Çünkü bunun ayrımına varabilirsek, yürekten inanıyorum ki, Coach etmeye çalışan da, Coach edilmeye çalışılan da, gerek özel hayatı ve gerekse de iş hayatını daha eğlenceli, zevkli, huzurlu bir şekilde yaşama şansı elde edecek… “Yönlendirme ve Yol gösterme” diye Türkçeleştirebileceğimiz bu önemli kavram, aslında hayatımızın her anında bizimle. Bizler, farklı farklı alanlarda, kimi zaman sertifikalı, donanımlı ve yetkili ve çoğu zamanda sertifikasız, donanımsız ve yetkisiz olarak çevremizdekilere yol göstermeye, davranış ve tavır değişikliğine yönlendirmeye çalışıyoruz. Yani bizler yaşantımızın hemen her evresinde Anne-Baba olarak çocuklarımıza, evlat olarak Anne ve Babamıza, kardeş olarak Ağabey ve Ablamıza, Arkadaş olarak Dostlarımıza, Akrabalarımıza, Komşularımıza, İş arkadaşlarımıza yani kısacası yaşamın bize yüklediği faklı rollerde, farkında olmadan Coach’ luk yapıyoruz.
Çevremizdekileri, iyi bildiğimize inandığımız ve yetkinliğimize güvendiğimiz her noktada, davranışlarını ve tutumlarını değiştirmeye ve doğru olduğuna inandığımız çizgiye yönlendirmeye çalışıyoruz… Çok ilginç değil mi? Demek ki bizler zaten hayatın içinde bu kavramla iç içe yaşıyoruz. Gelin bu noktada yapmakta olduğumuza inandığımız bu eylemlerimizi biraz analiz edelim ve kendimize bir ayna tutalım… Ne yazık ki çoğu zaman bu davranışı yol göstermeye / yönlendirmeye çalıştığımız insanların, bizim bu davranışlarımıza dair düşüncelerini, olumlu ya da olumsuz algılayabilme risklerini, dikkate almadan sergiliyoruz. Hem de Coach etmeye çalıştığımız konu / konularda Coach etmeye çalıştığımız kişi ya da kişilerden, standartlara göre daha iyi ve yetkin olup olmadığımızı değerlendirmeden yapıyoruz…
Gelin bu noktada bir soru soralım; Yol gösterilen / yönlendirilen (Cochee) kişi ya da kişiler, kendilerine yol göstermeye/yönlendirmeye çalışanlara nasıl inanırlar ve akabinde tavır ve davranış değişikliğine nasıl giderler bilir misiniz? Bilgi birikimim ve tecrübelerimin ışığında benim bulabildiğim cevap, ancak ve ancak, yol gösteren/yönlendiren kişinin, objektif olup olmadığına, üzerinde konuşulan konu ya da konular hakkında standartlara en yakın seviyede donanımı ve yetkinliği olduğuna inandıklarında anlayış ve davranış değişikliğini uygulamaya başlıyorlar. Ayrıca, o kişinin kendilerini yönlendirmeye çalıştıkları konu ya da konulardaki hangi başarıları elde ettiklerini sorgular ve bir karara varırlar. Ve akabinde eyleme geçerler… Çünkü bu noktada “Yol gösterene ve Yönlendirene” inanmışlık tamdır ve o kişinin işaret ettiği yöne gitmenin kısa, orta ve uzun vadede kendilerine fayda sağlayacağını bilirler.
O halde gerek özel yaşamımızda ve gerekse de iş yaşamımızda, samimiyetine inanılan, söylemleriyle elde ettiği sonuçları örtüşen bir Coach olmak istiyorsak, önce kendi yeterliliklerimizi, donanımlarımızı ve yetkinliklerimizi standartlara en yakın hele getirecek ve sonrasında çevremizdekilere, onların İHTİYAÇLARI ile doğru orantılı olarak yol gösterici/yönlendirici olacağız. Tabi bu arada “Yol gösterme ve Yönlendirme” de, Yönlendiricinin yetkinlik ve donanımlarının öneminin yanında, “Yönlendirilen ve Yol gösterilen” kişilerin konuya dair “GÖNÜLLÜLÜK “düzeylerinin de kuşkusuz aynı derecede öneme haiz olduğunu asla unutmamak gerekiyor. İşte bu yüzden, yazımın başında “Karşılıklı Güven” kavramından söz etmiştim. Sağlıklı bir “COACHING” ortamından söz edebilmek için, GÜVEN duygusunun karşılıklı olarak tesis edilmiş olması ilk koşuldur. Özetleyecek olursak; Özellikle iş hayatımız söz konusu olduğunda “COACHING” sürecinin arzulanan sonuçlara ulaşması hedefleniyorsa, Coach edilen kişi/kişiler Coach’ larının, donanımlarına, yeterliliklerine ve yetkinliklerine yürekten inanacak, Coach’lar da Coach ettikleri ya da edecekleri kişi/kişilerin “Yönlenmeye/Yol gösterilmeye” olan “GÖNÜLLÜLÜK” düzeylerinin yüksekliğine tam olarak inanacaklar.
Ancak böyle bir davranış modeli her iki tarafça benimsendiği taktirde, Şirketler geliştirici bir KURUM kültürüne ve üstün performanslı çalışanlara sahip olabileceklerdir. Diğer taraftan, kişisel yaşamlarımızda kendimizi daha iyi ifade edebilecek ve ilişkide bulunduğumuz kişi ya da kişilerle çok daha sağlıklı iletişim kurabileceğiz. Saygılarımla