Rekabetle yatıp kalkan enerjik şirketler, hiç durmaksızın, yorulmak bilmeksizin ve ısrarla para bırakacak müşterilerin tümünü ele geçirmek için yasal yollardan yapabilecekleri her şeyi yapar inovasyondan asla vazgeçmezler. Kendi pazarlarına daha iyi erişmekten, onlarla iletişim kurmaktan ve satışlarını artırmaya çalışmaktan asla geri kalmazlar.

Öğrenirler, öğrenirler, öğrenirler ve sonra uygularlar, uygularlar, uygularlar. Gereksiz ve sahte maliyetlerin peşinde ısrarla koşar ve onları yok ederler. Azılı rekabetçi şirketler daima kazanmaya oynar. Raf alanlarının her santimetre karesinde, müşteri satın alımlarında, ilk intihada ve son intihada sürekli rekabet halindedirler. Onlar, her müşteriyi kendilerinin kazanmasını, her satışı kendilerinin yapmasını ve ceplerdeki son kuruşa kadar tüm parayı kendilerinin kazanmasını ister.

  1. Azılı rekabetçi şirketlerde liderlik “zorlamak” değildir.Büyük liderler, belirlilik sınırlarının aşıldığında bile yüksek güven seviyesi verebilendir. Emin olmadıkları zamanlarda bile kendi organizasyonlarına itimat telkin ederek önderlik yaparlar. Bazen çok korkabilirler, ancak daima korkusuz görünürler. Muhteşem liderler, bazen ne yaptıklarını bilmiyor olabilir, ancak asla cesaretleri kırılmaz ve daima isteklidir. Liderliğin ilk adımı kendi kendine liderlik yapabilmektir. Liderler, kendi çalışanlarının taklit edebileceği türden örnekler sunar. Gerçek liderler çalışanlarını, satış elemanlarını ve mühendislerini bir şeyler yapmaya zorlamaz. Liderler, kendi kendilerini zorlar ve diğerlerini kendi çekim alanlarına girmeye davet eder. Liderlik “zorlayıcılık” değil, ama “özendiricilik”tir.
  2. Liderler belirsizliklerle yaşamaya alışıktır. Liderler, ellerinde yeterli veriler ve bilgiler olmadığı halde belirsizliklerle başa çıkabilir. Liderler karar verir hem de sonucunu kestiremedikleri halde önemli kararlar. Hızlı karar verilmesi gereken ve düşünmekle uygulamanın en fazla ihtiyaç duyulduğu kriz zamanlarında. En çok gerek duyulan verilerin ve bilgilerin olmadığı kriz zamanlarında. Liderler tepki verir ve harekete geçer. Hatalı olabilirler,

Ancak asla korkudan titreyip kalmaz, işi yokuşa sürmez ve sorunlardan kaçmazlar. Sadece karar verirler. Büyük liderler, daima şu soruyu sorar: “Karar vermeden önce ne kadar süremiz var?” Rehber bilgilerin eli kulağında olduğu ancak henüz mevcut olmadığı çetrefilli koşullarda tetiği liderler çeker.

  1. Liderler daima endişelidir. Onlar her daim tetiktedirler. Sürekli müşterilerin ne yaptığını izlerler. Rakiplerinin neler yaptığını gözlemlerler. Düzenleyicilerin ve hükümetlerin nasıl bir rota çizdiğini takip ederler. Şirketlerin en mükemmel uygulamalarını asla gözden kaçırmazlar. Başlarına bir dert açıldığında hazırlıksız yakalanmış olmaktan daima korkarlar. Hep endişelidirler, ancak asla gerçeklerden ve gerçeklikten kopmazlar. Liderler, gözcü kulesindeki muhafızlar gibi daima tetiktedir.
  2. Liderler gözü peklik timsalidir.Liderler korkuyla korkusuzca yüzleşebilir. Gerçekleri asla göz ardı etmezler. Sıkı birer realisttirler. Liderler, çalışanlarına mevcut durumu anlatır ve onların karşılaştıkları meydan okumayı bütün yönleriyle görmelerini sağlar. Liderler, politikacılar gibi kelime cambazlığı yapmaz. Liderler, bildikleri kadarıyla tüm gerçeği anlatır. Soğukkanlılıklarını asla yitirmezler. Daima metanetlidirler. Korkusuzluk bulaşıcı bir hastalık gibidir. Eğer bir lider küçülen bir ekonomi, kızgın müşteriler ve merhametsiz rakiplerle cephenin en ön saflarında savaşabiliyorsa o zaman şirketteki herkes de aynı tavrı taklit edebilir.
  3. Liderlerin bir “mutfak kabinesi” vardır.

Azılı rekabetçi şirketlerin muhteşem liderleri ve inanılmaz CEO’ları vardır. Ancak liderlik yalnız yapılan bir iştir. Liderlerin etrafında hepsinin de kendine has ajandaları olan pek çok iyi insan bulunur. Liderlerin güvenebilecekleri insanlara ihtiyacı olur. Liderlerin, gerçekleri çarpıtmadan söyleyebilecek, sunulan fikirlere tepkiler verebilecek, çözüm önerilerinde bulunabilecek insanlara ihtiyacı vardır.

Bu gibi danışmanlar genellikle şirket dışından olur. “Mutfak kabinesi” deyimi, ABD Başkanı Andrew Jackson’ın önemli ve kişisel konularda konuşmak için sık sık bir araya geldiği üç yakın dostuyla toplantılar yaptığı 1832 yılından kalmadır. Bu grubun o dönemde Jackson’ın resmi bakanlar kurulundan çok daha etkili olduğu bilinir. Bu üç danışmanın Beyaz Saray’a girip çıktıkları anlaşılmasın diye mutfak kapısını kullanmaları gerekirmiş. Büyük liderlerin kariyerlerinin her döneminde muhakkak bir mutfak kabineleri olmuştur. İyi bir mutfak kabineniz varsa zaten mutfakta ne piştiğinin önemi yoktur.

İyi Patron Olmanın On Yolu

  1. Çalışanlarınıza adil, istikrarlı ve arkadaşça davranın ama onlarla arkadaş olmayın. Siz patronsunuz, yakın bir kişisel arkadaş ya da dert ortağı değilsiniz. Yanında çalıştığınız arkadaşlarınızla dost olmanız gerekmiyor. Çalışanınız ya da siz kariyerinizin ilerleyen zamanlarında arkadaş olabilirsiniz.
  2. Beklediğinizi değil kontrol ettiğinizi alırsınız. Örneğin, ofis çalışanlarınızdan işten çıkarken kahve makinesini kapatmalarını beklerseniz, onlar bunu yapabilir de yapmayabilir de… Ama eğer kahve makinesinin kimin kapattığı ya da ofisten en son kimin çıktığını gösteren imzalı bir kâğıt isterseniz, o zaman makineyi kapatacaklardır.
  3. Başarılı bir çalışanınızın performansı aniden ya da zaman içinde giderek düşüyorsa bunlara dikkat edin.Çalışanınız, ailesinde ya da kendi hayatında yaşadığı boşanma, hastalık, içki, uyuşturucu, kumar veya depresyon gibi bir sorundan olumsuz etkileniyor olabilir. Bu gibi tehlikeli durumlara giren, kariyerini berbat eden çok sayıda yetenekli yönetici adayı tanıdım. O nedenle bazı şirketler, çalışanlarının bu tür risklerini öngörmek için düzenli testler bile istiyor.
  4. Vasat insanların şirketinize girmesine izin vermeyin.Vasatlık bir kanser gibidir. Vasat olma durumu, herkesin performans seviyesini düşürür. Vasat çalışanları hoş karşılamak, şirket içinde patronun saygınlığını da azaltır. Vasatlık şeytan gibidir. Çok sayıda şirket, sadece vasat oldukları, bunu yenemedikleri için battı ya da pazar payı kaybetti.
  5. Sadece en iyileri işe alın. Yöneticilerinizin de en iyileri işe almasını sağlayın. En iyiler, en iyilerle çalışır. En iyileri almak yerine, “bununla idare ederiz” yaklaşımını benimseyen, “vasat tutkunu” yöneticilere karşı uyanık olun.
  6. İşe alımda acele etmeyin. İhtiyaç duyulan pozisyon için en iyi insanı seçmek istiyorsanız zamanı iyi kullanın, işleri aceleye getirmeyin. Bütün seçenekleri değerlendirin, adaylarla ilgili bilgi alın. Gerekirse birden fazla mülakat gerçekleştirin. İşe alımda yapılan hatalar, bir işletmeye tahmin edilemez ölçülerde pahalıya mal olabilir.
  7. Hemen işten çıkarın. Eğer kesin olarak işe alımda bir hata yaptığınızı düşünüyorsanız, söz konusu kişiyi anında işten çıkarın. Yönetimde almak kadar, çıkarmak da doğaldır. Unutmayın, çok sayıda şirketin başarısının arkasında, doğru insanları otobüse almanın yanışını, yanlışları o otobüsten indirmek vardır. Eğer o kişinin işte kalmasına izin verirseniz, problemlerin de büyümesine izin vermiş olursunuz. Endişelenmeyin, oyalanmayın, sonraya bırakmayın! Zaten bu durumda sadece siz değil, hemen hemen tüm çalışanlar o kişinin başka bir yerde çalışması gerektiğinin farkına varır.
  8. Her gün sadece 15 dakikanızı birine bir şeyler öğretmeye ayırın. CEO’lar ya da patronların bir bölümü şirketten, çalışanlardan uzak bir hayat sürmeyi tercih eder. Bazıları “izole” edilmiş odalarda çalışır, yemek için bile aşağı katlara inmez. Oysa çalışanlara, yaptıkları işi daha iyi nasıl yapacaklarını göstermek, tüm organizasyonda motivasyonu artırmakla kalmayıp verimliliği de doğrudan artıracaktır. Özellikle satış bölümündekileri satışın temelleri konusunda sürekli eğitmek asla bitmeyen bir eğitim yolculuğu olmalı. Satışçıları, kârlılığı nasıl artıracaklarına ilişkin eğitmek, eğitim yatırımlarının geri dönüşü konusunda en iyi sonuçlara ulaşılmasını sağlar. Üretimdekileri, daha az zamanda sıfır hatayla üretim yapma konusunda eğitmek ise stratejik bir avantaj elde edilmesini mümkün kılar.
  9. Şirket içi satış toplantılarını her gün 5 dakika içinde gerçekleştirin. Toplantıları kişisel olarak telefonda, e-mail’le ya da online gerçekleştirebilirsiniz. Günlük satış toplantıları, en kârlı müşteriyi yakalamak ve onu elinde tutmak gibi bir işletmenin en önemli konularında organizasyonun hedeflere odaklanmasına yardımcı olur.
  10. Kelimeler ucuz günahlar ise çekicidir. Sadece konuşmayın, bir şeyler yapın. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar irdelemeyin. Harekete geçin. Vaaz vermeyin, örnekler ortaya koyarak motive edin. Eğer bir şey yapacağınızı söylüyorsanız, onu mutlaka yapın.

Kaynak: Jeffrey Fox – Capital